Marmara Denizi’nde Müsilaj Sorunuyla Mücadele Toplantısı
Müsilaj Kurulu, toplantısında Marmara Denizi’ni olumsuz etkileyen atık su arıtma tesislerinin yetersizliğine dikkat çekti. Denize kıyısı olan belediyelerin önceki eylem planında belirtilen ileri biyolojik arıtma tesisi kurma zorunluluğunu yerine getirmediği belirtildi. Kurul, müsilaj oluşumunun insan kaynaklı etkilerinden biri olduğuna vurgu yaptı.
Marmara Denizi Eylem Planı kapsamında oluşturulan Müsilaj Bilim ve Teknik Kurulu, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakan Yardımcısı Fatma Varank başkanlığında toplandı.
Bakanlık açıklamasına göre, atık su arıtma tesislerinin yetersizliğinden kaynaklanan kirliliğin Marmara Denizi’ni olumsuz etkilediği ve denize kıyısı olan belediyelerin ileri biyolojik arıtma tesisi kurma zorunluluğunu yerine getirmediği belirlendi.
Atık Su Arıtma Tesislerinin Acil Değişimi
Toplantıda, mevcut atık su arıtma tesislerinin ileri biyolojik atık su arıtma tesislerine dönüştürülmesi gerekliliğine vurgu yapıldı. Bakan Yardımcısı Varank, belediyelerin ileri biyolojik atık su arıtma tesisleri kurmamasının Marmara Denizi’ndeki kirlilik yükünü azaltamadığını ve dönüşüm oranında henüz istenilen seviyeye ulaşılamadığını ifade etti.
Bakan Yardımcısı Varank, müsilaj oluşumunun denizdeki sıcaklık artışı, denizin durağanlığı ve azot ile fosfor artışı nedeniyle gerçekleştiğini belirtti.
İnsan Kaynaklı Kirlilik Önemli Bir Etken
Varank, ilk iki nedenden iklim değişikliğine bağlı olup doğrudan müdahale edilemeyeceğini, ancak üçüncü nedende kentsel, endüstriyel ve tarımsal kaynaklı kirlilik baskısının müsilaj oluşumuna neden olduğunu söyledi.
Toplantıda, Bilim ve Teknik Kurulu üyelerinin önerilerinin de dikkate alındığı belirtildi. Müsilajla mücadelede öncelikli olarak arıtma tesislerinin ileri biyolojik yöntemlerle kurulması ve mevcut tesislerin doğru şekilde işletilmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, derelerde fitoremidasyon çalışmaları yapılabilir ve ekosistem temelli balık avcılığının önemi üzerinde duruldu. Yerli bakterilerle yapılacak çalışmaların biyolojik mücadelede faydalı olabileceği ifade edildi.